
huseyinlik@yahoo.com
Diyanet'i Değil Kandil'i Kapat
12 Mayis 2015 11:49:40
Diyanet'i Değil Kandil'i Kapat
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kürt sorunu
yok" deyince kıyamet koptu. Bırakın Kürt sorununu, Kürtlerin varlığını
dahi kabul etmeyenler bile Erdoğan'ı eleştiri yağmuruna tuttu. Erdoğan, Kürt
demenin yasak olduğu bir dönemde elini taşın altına koymuş bir lider. Nelerin
yapıldığı, hangi zorlu süreçlerden geçildiğini yazmayacağım. Sözde Kürtlerin
temsilcisi olduğunu ileri süren HDP'nin Kürt sorunu konusunda geldiği noktaya
dikkat çekmek istiyorum. HDP, Diyanet İşleri Başkanlığı'nı lağvetmeyi, ayrıca
zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersini kaldırmayı vaat ediyor. Eş Genel
Başkan Selahattin Demirtaş da meydanlarda Diyanet işleri Başkanlığı'nı
'yuh'latıyor. Doğan Grubu sağ olsun bütün imkanlarını seferber etmiş Demirtaş'ı
canlı yayından canlı yayına alıyor.
Demirtaş'ın hedefinde Kürtçe Kur'an meali basan Diyanet İşleri Başkanlığı ile
bu meali meydanlarda gösteren Recep Tayyip Erdoğan var. Seçimlere bir aydan az
zaman kaldı. Demirtaş için 'en çok konuşan' ya da 'konuşmaları gazete ve
televizyonlara en çok taşınan lider' de diyebiliriz. Peki, siz Demirtaş'ın var
olduğunu söylediği Kürt sorunu ile ilgili bir şeyler söylediğini duydunuz mu?
Mesela ana dilde eğitim, faili meçhuller, Kürtçe olduğu için adları
değiştirilen yerleşim yerleri, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı gibi. PKK
tarafından dağa kaçırılan çocukları için aylardır feryatlarını duyurmaya
çalışan annelerle ilgili bir vaadi var mı Demirtaş'ın? Yoksa Diyanet'i kapatmak
istediği gibi o annelerin ağızlarını da kapatmayı mı düşünüyor?
Ya Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dediği gibi "Kürt sorunu yok" ya da Demirtaş,
şirin görünmeye çalıştığı 'Cihangir Sol'unu ürkütmemek için gerçekleri söylemiyor.
Aslında her ikisi de... AK Parti iktidarları döneminde Kürt coğrafyasında yaşanan
sorunların büyük bir bölümü çözüldü. Dolayısıyla Demirtaş'ın söyleyecek sözü
kalmadığı için Batı'da birilerinin hoşuna gidecek söylemlerde bulunuyor.
CHP'nin muhafazakarlardan oy almak için terk ettiği alanı Demirtaş doldurmak
istiyor. Zaten logosunda "Türkiye Türklerindir" ibaresi yer alan Hürriyet
Gazetesi'ne manşet olmak için Kürtleri terk etmekten başka çaresi yok
Demirtaş'ın. Eğer barış ve huzur söylemlerinde samimi ise Demirtaş, Diyanet'i
değil Kandil'i kapatmalı.
Sahi; Demirtaş Diyanet İşleri Başkanlığı'nı nasıl ve niçin kaldırmak istiyor?
Diyanet İşleri Başkanlığı Atatürk tarafından kuruldu. Siyasi Partiler
Kanunu'nun 89. maddesine göre Diyanet İşleri Başkanlığı'nı kaldırma talebinde
bulunmak, parti kapatma gerekçesidir. Madde 89 "Siyasi partiler, lâiklik ilkesi
doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe
dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek özel kanunda gösterilen görevleri yerine
getirmek durumunda olan Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, genel idare içinde yer
almasına ilişkin Anayasa'nın 136. maddesi hükmüne aykırı amaç güdemezler."
Hayır, tabii ki laikçileri ve Kemalistleri göreve çağırmıyorum. Ancak
Demirtaş'ın bu vaadini nasıl gerçekleştireceğini merak ediyorum! Demirtaş'ın
Diyanet'i kapatmasının iki yolu var: Birincisi; 6-8 Ekim olaylarında yaptığı
gibi nasıl ki Yasın Börü'yü sırf dindar olduğu için kafasını ezdirerek öldürttü
ise tüm dindarlarını kafasını ezdirirse Diyanet'e gerek kalmaz. İkincisi ise iş
tuttuğu paralel yapıyı başarıya ulaştırarak. Demirtaş, FETÖ'nün 17-25 Aralık'ta
tamamlayamadığı darbeyi tamamlamasına yardımcı olursa Fetullah Gülen de
'Humeyni gibi' ülkeye döner. Böylece Ayetullah, Fetullah olur. Yine Diyanet'e
gerek kalmaz. HDP Eş Genel Başkanı Diyanet'tin Kürtçe mealinden niye rahatsız.
Her şeyin Kürtçesini isteyen Demirtaş, Kur'an-ı Kerim'in Kürtçe mealinden niye
haz duymadı. Yıllardır seküler Kürtlük için yüzlerce insanın kanına giren
örgütün uzantısı olduğu için olabilir mi?
"Abi ev aldım çok sıkışığım"
Paralelin Millet Gazetesi'nde CHP'nin Halk TV'sinde boy gösteren Murat Aksoy
diye bir gazeteci var. 2007'de onu İstanbul'da Yeni Şafak'ta tanımıştım. Yeni
baba olmuştu. Her gün oturduğu mahalledeki gürültüden şikayet ediyordu.
Okmeydanı'ndan, şu an sahip çıktığı DHKP-C başta olmak üzere oradaki aşırı
solcu örgütlerin gürültüsünden bunalarak, Beylikdüzü'ne taşınan Aksoy, Bağımsız
Gazetecilik Platformu P24'ün "Persona Non Grata" adlı belgeselinde Yeni
Şafak ile ilgili akıl almaz iddialarda bulundu. Aksoy, belgeselde aynen şu
ifadeleri kullanmış:
"Yani ben yazarlık, editörlük, haftalık söyleşiler yaparak ayda 3 bin 300 lira
alıyordum. Gezi'den sonraki bir yıl içinde bazı arkadaşlarla dolaylı konuştuk.
Maaşları neredeyse ikiye üçe çıkmış. Pek çok kişi o süreçte ev aldı. TOKİ'den
oradan buradan. Hepsinin borçları 8-10 yıllık kredi aldılar ve hepsinin
kredileri kapatıldı."
Aksoy, bu iddialarını ispatlamalı ve şu sorulara da cevap vermeli. Ama önce
Aksoy'un ev macerasını tamamlayayım. Aksoy Beylikdüzü'ndeki evini satıp, Eyüp
Göktürk'ten ev almış duyduğuma göre. Güle güle otursun. Yeni Şafak'ta
çalışırken CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin'e 'Abi ev aldım taksitlerim var çok
sıkışığım' niye dedi, sonra ne oldu? Yine aynı ifade ile THY'ye bankamatik
danışmanı olmak için kimden yardım istedi ve neticesi ne oldu? Onun deyimiyle
AKP'den milletvekili olmak için kime dosya verdi? Dosya verdiği kişi onu AB'nin
hangi kaynaklarından fonladı?
Aksoy, senden bir konuda yardım istiyorum! Eşim doktor, ailece kazancımız fena
değil ama bir türlü ev sahibi olamıyoruz. 3 bin 300 lira ile İstanbul'da ev
sahibi olduğuna göre hesabın kuvvetli. Bu konuda fahri danışmanlığını yaptığın
hesap uzmanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun katkısı var mı? Bilmiyorum! Bize de bir yol
göster. Bu arada benim çocuğum daha çok küçük. Pahalı bir özel okulda da
okutmayı düşünmüyorum. Bi himmet etsen çok makbule geçer.
süper. çok beğendim .ağzına eline sağlık. kürtçenin yanında bi de ermenice meal çalışması oldu. artık açıkça belli bunların tek isteği var: islamdan arınmış bir devlet vatan yurt... yanılıyor muyum?
- s.
- 1